Haber Detayı
2023-05-09 00:02
Perşembe'nin gelişi...

Değerli sporvitrini.com okurları, hayli zamandır yazı yazamadığımın farkındayım. Bunun öncelikli nedeni, gündemin çok hızlı değişmesi. Ya da değiştirilmesi…
İkinci nedense, siyasetle iş birliği yapmış sistemin güdümlediği kulüplerin, sportif, ekonomik...

Perşembe'nin gelişi...

Değerli sporvitrini.com okurları, hayli zamandır yazı yazamadığımın farkındayım. Bunun öncelikli nedeni, gündemin çok hızlı değişmesi. Ya da değiştirilmesi…
İkinci nedense, siyasetle iş birliği yapmış sistemin güdümlediği kulüplerin, sportif, ekonomik ve siyasi mevkiler adına ödüllendirilmesi karşısındaki şaşkınlığım diyorum. 
Yanlı medya, sanki onlara haksızlık yapılıyormuş algısı yaratarak, yalan ve yanlış haberlerle sisteme karşı olan kulüp ya da kulüpleri linç ediyor. Savunmaya kalkarsan, bir sürü bilinçsiz, küfürle cümlesine başlayan kaba insanlarla karşı karşıya kalıyorsun.
Okuyanlarınız hatırlayacaktır, bir yazımda, ‘Show must go on’ yani, ‘Şov devam etmeli’ demiştim. Bir kez daha soruyorum; ‘Şov devam etmeli mi?’ Hiç merak etmeyin, ediyor zaten. Önemli olan mücadeleden vazgeçmemek…
Senaryo aynı. Fenerbahçe her yıl 100 milyon dolara takım kuracak ilk 7-8 hafta başa güreşecek.
Sonra masaya bir takım problemler konacak. Başkan, hoca, federasyon, hakemler, yabancı sayısı, transfer yanlışları, şampiyonluk sayısı, siyaset ve seçim gibi kumpas ve kurgulamalarla takımın konsantrasyonu bozulacak... Yani hep bilindik olaylar… 
Bu arada, baskı altına alındığınızda, masadaki problemler çözülmeden maalesef Türkiye’de şampiyon olunamayacağını çok ama çok iyi biliyoruz.
2022-23 sezonu başlamadan önce Jorge Jesus’un gelişiyle Fenerbahçeli ümitlenmişti. Çünkü Ali Koç gibi, İsmail Kartal ve Emre Belezoğlu’nu sistemin şampiyonluğa tercih edebileceğini düşünmüştüm. Ancak tüm zorlamalara rağmen olmadı. Ayrıca da Jesus itibarsızlaştırmak için çok kullanıldı… 
2023 yılında seçim olacağı açıklanana dek, ben de milyonlarca Fenerbahçeli gibi şampiyonluğa inanıyordum. Seçim kesinleşince aklıma İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi geldi. Ekrem İmamoğlu ilk seçimi kazandığında, Başakşehir on puan öndeydi. Seçim tekrarlanana kadar sistemde en çok taraftarı yani oyu olan Galatasaray şampiyon oldu. 
Bu yıl da aynı senaryonun sahnelendiğini düşünüyorum.
Orda burada duyup, yanlı medyada çarşaf çarşaf okuduğunuz, Arda’yı bir kulübe satma, bir yerlere uyduruk paralara gönderme, Jesus’un bırakıp gitmesi, Ali Koç’u istifaya çağırma işleri var ya, inanın tamamen ucuz bir hikâye.
Bu arada unutmadan, Fenerbahçe’nin bu sezon da şampiyon olamayacağını 17. haftada anladım. Türkiye ve Avrupa’da yenilgisiz yoluna devam eden ve de en az gol yiyen Başakşehir, Galatasaray’a 7-0 yenilince. Emre Belezoğlu, elinden oyuncağı alınmış bir çocuğun yüz ifadesiyle Okan Buruk’u övüyordu…
Hımmmmm dedim, İşte benim için Çarşamba tam da o gündü…
O haftanın fikstüründe olduğu gibi Fenerbahçe, Giresunspor’a bu kez de berabere kalarak puan kaybetti. 
Ve hemen ertesi gün de Galatasaray Başakşehir’i bir kez daha yendi. Yani organizasyon tüm detaylarıyla gerçekleşip, gelişini Çarşamba’dan görüp anladığımız Perşembe’ye, ‘Merhaba’ dedik.
Sözün kısası, hamamın da, hamamcının da, tellağın da keyfinin yerinde olduğu bir ortamda, daha çooook Perşembe’ler görür, çooook organizasyonlara tanıklık ederiz…
 

Etiketler: Hasan Bankeroğulu, spor, Perşembe'nin gelişi,