Marina Markova'dan inciler...

04.07.2025 - Cuma 18:01

VakıfBank'ta geçirdiği ilk sezonunda şampiyonluk gururu yaşayan Rus smaçör Marina Markova, bir dergiye verdiği röportajda çarpıcı açıklamalar yaptı.

Başarılı sporcu Marina Markova, ülkesiyle Türkiye arasındaki farklılarla ilgili düşüncelerini dile getirdi. Markova’nın verdiği röportajdan öne çıkan konu başlıklarına şöyle bir göz atalım dilerseniz…

 

Rusya’da büyümek güzellik algını nasıl şekillendirdi? Ailenden öğrenip sadık kaldığın ritüeller var mı?

Rusya’da büyümek, toplumda kadınların güzelliğine fazlasıyla önem verildiğinin farkında olmak demekti. Arkadaşlarımın çoğu için zayıf görünmek çok mühimdi. Ben bu konuda şanslı olanlardanım. Metabolizmamın hızlı olmasından ötürü bu tür kaygılarım olmadı hiç.

Türk arkadaşlarımı biraz kıskanıyorum

Güzellik ritüellerine gelince, Rusya’daki ritüeller sadece estetik kaygılara dayanmıyor. Çoğu geleneğimiz sağlığı ve iyi olma halini gözetiyor. Yine de geleneksel tıbbın sunduğu bazı doğal çözümler, aynı zamanda güzellik uygulaması işlevi de görüyor. Annem ve anneannem, saçlarımı ısırgan otu suyuyla durulardı mesela. Rusya’da her yerde yetişen taze ısırganı kaynatıp suyunu saçları güçlendirmek ve parlaklık kazandırmak için kullanırdık. Akneyi ve tahriş olmuş cildi yatıştırmak için aynısefa özünden faydalanırdık.

 

Bir süredir Türkiye’de yaşıyorsun. Türk güzellik kültürüne dair seni şaşırtan bir şey oldu mu? Rutinine eklediğin yeni ritüeller veya içerikler var mı?

Buraya taşındığımdan beri rutinimde büyük değişiklikler olmadı aslında. Beni çok etkileyen bir şey varsa o da Türk takım arkadaşlarımın inanılmaz kirpikleri. Muhtemelen genetik faktörlere bağlı bu. Onların yoğun, uzun ve koyu renk kirpiklerine hayranım. Hatta biraz kıskanıyor bile olabilirim.

Disiplin bir kez kazanıldı mı sonsuza kadar korunan bir şey değil. İstediklerinle sana iyi gelenler arasında daima bir denge kurmak gerekiyor. Profesyonel sporcular her şeyden önce bedenlerini düşünmek durumundalar. İlk sorduğumuz soru hep şu oluyor: “Bedenim için en iyisi ne?” Tabii biz de insanız; zaman zaman gevşediğimiz anlar olabiliyor.

 

Yoğun antrenmanlardan ya da arka arkaya oynadığın maçlardan sonra fiziksel ve zihinsel olarak rahatlamak için ne yapıyorsun?

Çoğunlukla bir dizi açıp örgü örerek rahatlıyorum. Bunları yapmak bana gerçekten iyi geliyor. Hem de kendimle baş başa kalmanın tadını çıkarıyorum. Bedenimin toparlanması içinse saunaya gidiyorum. Yoğun antrenmanlardan sonra kas ağrılarını hafifletmede inanılmaz bir etkisi var.

 

Favori kusurun ne?

Bu biraz zor bir soru çünkü kendinle ilgili bir şeyi sevmeye başladığında o artık kusur olmaktan çıkıyor. Ama bir kusur seçecek olsam boyumu seçerdim sanırım. Boyum 1.99. Toplumda normal kabul edilenin dışında bir uzunluk bu. Duruma göre hem şans hem de yük gibi gelebiliyor. Boyum sayesinde profesyonel sporcu olabildim. Ama bu fiziksel özelliğim aynı zamanda çok da dikkat çekiyor. Hatta bazen istemediğim kadar çok. Üzerime uygun kıyafet bulmak ve uçak koltukları gibi dar alanlara sığmaya çalışmak halen zor olabiliyor. Özellikle gençken boyumdan ötürü özgüvensiz hissederdim ama artık onunla barıştım. Bugün bunu bir kusur olarak değil de, beni ben yapan bir özellik olarak görüyorum.

YORUM YAZ


Erden AKTOĞU: Türk futbolu nereye gidiyor?..



Avni ERBOY: Boş kaleye gol atmayız!



Tayyar SÜMEN: Hakem, gözlemci ve antrenörler boş durmadı…



Kadir BIYIKLI: Hakem, gözlemci ve antrenörler boş durmadı…



Hasan BANKEROĞLU: Hakem, gözlemci ve antrenörler boş durmadı…